Kanserin belirtileri, yerleşim yerine ve yayılımına bağlı olarak değişebilir. En sık görülen belirtiler arasında açıklanamayan halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, ele gelen şişlikler, ağrı, ateş, öksürük veya kanama bulunabilir. Bazen kaşıntı bile bir kanser belirtisi olabilir; geçmeyen ve açıklanamayan her türlü şikâyette mutlaka doktora başvurulmalıdır. Bedensel ve zihinsel farkındalığımızı ve algımızı artırmak bize, belirtileri daha erkenden saptama konusunda yardımcı olacaktır.
Kanser teşhisini genel olarak şüpheli bölgeden alınan biyopsi ile koyuyoruz. Ancak biyopsi alınamadığı durumlarda yada nerden biyopsi alacağımızı belirlemek amacıyla biyopsi öncesinde kan testlerinin ve görüntüleme yöntemlerinin (bilgisayarlı tomografi (BT), MRI ve PET-BT) uygulanması gerekebilir. Bu testlerin sonuçlarına dayanarak uzmanlar, kanser türünü ve evresini belirleyerek uygun tedavi planını oluştururlar.
Kanser, tıpkı şeker hastalığı, kalp hastalığı gibi kronik bir hastalıktır. Şeker ya da kalp hastalığı tanısı aldığımızda tedavi sürecinin başladığını ve yaşam tarzımızın değişeceğini düşünmemiz gibi, kanser tanısı aldığımızda da aklımıza gelen sadece öleceğimiz fikri olmamalıdır. Tanıyı aldığımızda düşünmemiz gereken şey ölüm ve vedalaşma değil, en iyi tedaviyi nerde alabilirim ve bu süreçte nasıl organize olabilirim olmalıdır. Şunu lütfen aklımızdan çıkarmayalım ve umutlu olalım; günümüzde birçok kanser türünü tedavi edebiliyoruz ya da en azından kronik bir hastalık haline getirip bu hastalığa yakalanan insanların ömrünü uzatabiliyoruz. Bu bir hastalıktır ve bütün hastalıklar gibi bir tedavi süreci gerektirmektedir. Bu sebeple, kanser tanısı konmuş veya şüphesi olan hastalarımıza ilk önerimiz; söz konusu tedavinin uzun bir süreç olabileceğini bilmeleri ve bu süreçte geçerken kendilerini rahat ve güvende hissedebilecekleri ortamı mücadele ve yaşam alanı olarak seçmeleridir. Hemen ardından işini iyi bilen, iyi yapan, teknik ve tıbbi konularda donanımlı, her konuda destek alabilecekleri uzman bir ekibi, yol arkadaşı olarak belirlemeleridir.
Kanser tedavisi, hastanın kanser türüne, evresine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında cerrahi ve radyoterapi gibi lokal tedaviler veya özellikle daha ilerlemiş kanser varlığında, kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve immunoterapi gibi sistemik tedaviler uygulanabilir. Tedavi planı, multidisipliner bir ekip tarafından, hastanın ve tümörün özelliklerine göre kişiye özel olarak yapılmalıdır.
Uygulanan tedavi yöntemine ve hastanın genel durumuna bağlı olarak değişir. Radyoterapi veya cerrahi gibi lokal tedavi yöntemlerinin yan etkilerini uygulandığı yerde beklerken, kemoterapi, immünoterapi ve akıllı ilaçların yan etkileri sistemik yani geneldir. Ancak modern tedavi teknikleri ve destek tedavileri gelişebilecek yan etkilerin sıklığını ve şiddetini azaltabilir.
Kliniğimiz bünyesinde uygulanan tedaviler için tıklayınız (tedaviler sekmemize yönlendirici bir link verilir)
Diyetisyen, Psikolog/Psikiyatrist ve Fizyoterapistle birlikte, bütünleyici bakış açısı ile hastaların destek ve tamamlayıcı tedavilerini kliniğimizde gerçekleştirmekteyiz. Işın tedavisi, kemoterapi vb uygulamalar ise Prof. Dr. Berrin Pehlivan’ın birebir koordinasyon ve gözetiminde, hastane ortamında yürütülmektedir.
SGK kapsamında hasta kabulü sağlanabilmektedir.
Muayene ücretleri konusunda finans birimimizden bilgi alabilirsiniz. Tedavi için gerekli olacak süreç hekim tarafından belirlendikten sonra, planlama birimi tarafından hastaya sunulmaktadır.
Kanser immünojenik yani bağışıklık sisteminiz ile ilgili bir hastalıktır. Bu sebeple hem tedavilere verdiğiniz cevabı hem de hastalığın gidişatını yani nüks edip etmeyeceğini belirleyen bağışıklık sisteminizdir. Ancak unutulmaması gereken; herhangi bir hastalığı olmayan insanlarla kanser hastalarının bağışıklık sistemini desteklemek için yapması yada yapmaması gerekenler aynı değildir. Tedaviler sırasında kullanılacak bitkisel ürünlerin, verilen tedavilerin etkinliğini azaltabieceği veya daha fazla yan etki oluşturabileceği unutulmamalıdır. Tedavileriniz sırasında Diyetisyen, Psikolog ve Fizyoterapistlerden destek almanız, kanser hastalarına uygulanabilecek vitamin destekleri, mikrobiyota analizleri tedavilerden maksimum derecede fayda görmenizi sağlayıp aynı zamanda hayat kalitenizi de artırabilir. Bu konuda kliniğimizden destek alabilirsiniz.
Tedavi sonrası takip süreci, tedavinin etkinliğini değerlendirmek ve olası yan etkileri izlemek amacıyla düzenli hekim kontrollerini içermektedir. Bu kontroller genellikle fizik muayene, görüntüleme testleri ve/veya kan testleri olabilir. Genel olarak tedavi süreci tamamlandıktan sonra ilk 2 yıl, her 3 ayda bir, sonraki 3 yıl ise her 6 ayda bir kontrollerin yapılması gerekmektedir. Beş yıl sonrasında ise yılda bir düzenli kontrollerin yapılması planlanır. Kontrol zamanları arasında şüpheli bir durumun gelişmesi halinde, kontrol sıklığı artırılabilir.
Unutulmaması gereken önemli bir konu da, kanserin sadece %5-15 oranında kalıtsal olduğu, %85-90 bizim yanlış hayat tarzımızdan kaynaklandığı gerçeğidir. Tedavi süreci tamamlandıktan sonra aynı yanlışların yapılmaya devam edilmesi veya aynı stresli, kaygılı durumun devamı halinde kanserin nüks etme ihtimalinin artacağı unutulmamalı ve bu konuda da Onkologlardan yardım alınmalıdır.