Vücudumuzda bir tanesi sağda bir tanesi solda olmak üzere fasulyeyi andıran iki adet böbrek bulunmaktadır. Göğüs kafesinin alt bölümü tarafından muhafaza edilen böbrekler karın arka duvarına yaslanmıştır. Böbreklerin üst tarafında ise böbreküstü bezleri bulunmaktadır. Hem böbrek hem de böbreküstü bezi ince fibröz bir zar yapısı ile çevrilidir. Böbreklerin vücudumuz için atık maddeleri filtreleme gibi çok önemli bir görevi vardır. Bunun dışında renin ismi verilen hormonu salgılaması, kan basıncı ve sıvı dengesini düzenlemesi, kırmızı kan hücrelerinin üretimini sağlayan eritropoietin hormonu üretimi de böbreklerin görevleri arasındadır.
İyi ve kötü huylu tümörler böbreklerde görülebilmektedir. Kist gelişimi ise böbrekte genelde görülen bir durum olmakla beraber kanser olarak değerlendirilmez. Yaşamsal risk taşımayan kistlerde genelde tedaviye ihtiyaç duyulmadan yalnızca izleme yapılabilir. Erkeklerde daha sık görülen bu kanser türünde birçok kanser tipinde olduğu gibi erken teşhis ve ardından doğru tedavi yöntemleriyle iyileşme sağlanabilmektedir.
Böbrek kanseri belirtileri arasında hematüri yani idrarda kan görülmesi, bel ağrısı, belde şişme, iştah kaybı, halsizlik, sebepsiz kilo kaybı sayılabilir.
Böbrek kanserinin sebepleri
Sigara içmek, birçok hastalıkta etken bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Renal (Böbrek) hücreli karsinom için de risk teşkil etmektedir. Sigara tüketiminin artması doğru orantılı olarak kanser riskini de arttıracaktır. Böbrek kanseri genellikle ileri yaştaki bireylerde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle 60 yaşın üstündeki erkek hastalarda daha sık görülür. Aşırı kiloya sahip bireylerde kolesterol metabolizması ve immün sistemdeki bazı değişiklikler riski arttırmaktadır. Kanserin riskini azaltan bir faktör olan spor yapmak kilo artışını önler ve vücut fonksiyonunu dengede tutar. Yüksek tansiyonu düşürmek için alınan ilaçların kanserin riskini arttırdığı düşünülmektedir. Ancak yüksek tansiyon sonucu oluşan değişimlerin mi yoksa alınan ilaçların mı risk oluşturduğu tam olarak bilinmemektedir. Bunun dışında kronik böbrek rahatsızlıklarına bağlı olarak ortaya çıkan fonksiyonel zayıflıkların da kanser riskini arttırdığı düşünülmektedir. Organ nakli olan bireylerde kanser riski oldukça artmaktadır.
Özellikle böbrek naklinde daha da artmaktadır. Bu bireylerin sağlıklarına daha fazla dikkat etmeleri ve gerekli sağlık kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Bazı kimyasal maddeler gibi çevresel faktörlerin de kanser riskini arttırdığına inanılmaktadır. Ayrıca aileden gelen genetik faktörler de kanser riskinde önemli bir etkendir.
Renal hücreli karsinom çeşitleri nelerdir?
Renal hücreli karsinom, böbrek kanserleri içerisinde en sık rastlananıdır. Bu türde genelde böbrek içerisinde bir tane tümör geliştiği göze çarpar fakat bazı zamanlarda iki veya daha fazla sayıda tümör bulunabilir. Bu karsinomun birçok alt türü vardır ve türlerin tespiti tedavinin karar verilmesinde yararlı olacaktır. Berrak hücreli karsinomda hücreler oldukça soluk veya berrak olarak göze çarpar. Genelde toplardamar istilası görülen bu tür en sık akciğer, karaciğer ve yumuşak dokuya metastaz yapar. Papiller renal hücreli karsinomda ise papil yapı oluşturmak için fibrovasküler çekirdek çevresinde tek ya da çok katlı hücre tabakası bulunur. Genelde olumlu bir seyir izler ve erken evrede saptanır. Kromofob renal hücreli karsinom, toplayıcı kanal karsinomu, multiloküler kistik renal hücreli kanser de alt türler arasında yer almaktadır.
Böbrek kanserinde tanı
Hastanın şikayetleri dinlenerek geçmiş araştırması yapılır. Fiziksel olarak yapılan muayeneden sonra kan ve idrar testleri istenir. Sonuçlar incelenir ve böbrek ile çevresindeki bütün oluşumların incelenmesi için manyetik rezonans (MR), bilgisayarlı tomografi (BT), ultrasonografi ve intravenöz ürografi gibi tetkikler de istenir. Fiziksel muayenede de özel olarak abdomen (karın) bölgesinde normalin dışında bir sertlik veya kitlenin bulunup bulunmadığı saptanmaya çalışılır. Sonrasında istenen testlerde ise hastalığından şüphe edilen bireyin genel sağlık durumu incelenir. Kanserin yayılma durumu da kontrol edilir. Bundan sonraki aşama ise alınan sonuçlara ve analizlere göre bir tedavi planlaması yapılmasıdır.
Kan ve İdrar Tahlili
Bu testlerde kan tahlili ile kırmızı kan hücrelerinin durumu kontrol edilir ve hücrelerin sayısının fazla olması böbreklerden fazla miktarda eritropoietin hormonu üretildiğini düşündürür. Bunu da yapan böbrek kanseri hücreleri olabilmektedir. Ayrıca karaciğerde yer alan enzimlerin ve kanın içerisinde yer alan kalsiyumun miktarı da kontrol edilir. Kalsiyum düzeyinin beklenenden fazla çıkması ise kanserli hücrelerin kemiklere sıçramış olabileceğini düşündürebilir.
İdrar tahlilinde bakteri, kanser hücresi veya idrarda kanama durumları kontrol edilir. Böbrek kanseri hastalığına sahip insanların birçoğunda idrarda kanama saptandığı için bu test oldukça önem taşımakta ve teşhis için sık sık kullanılmaktadır.
Böbrek kanseri evreleri
Bir hastaya böbrek kanseri tanısı konulduktan sonra evresi ve yayılımın seyrinin belirlenmesi gerekmektedir. Buna göre de uygulanacak olan uygun tedavi yöntemi seçilir. Evreleme ise kanserin böbreklerdeki ve vücudun diğer alanların sıçramasına göre belirlenir. Bu duruma hastalığın derinlik ve genişlik ölçümü kavramı da denebilir. Teşhis sırasında bazı durumlarda hastalığın evresi belirlenebilmektedir. Ancak emin olmak açısından ilaveten bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR), intravenöz piyelogram, kemik taraması, anjiyografi ya da ultrason gibi görüntüleme tekniklerine ihtiyaç duyulabilir. Bütün bu analizler sonucunda kanserin yayılma derecesi de göz önüne alınarak bireye özgü tedavi planlamaları yapılır.
Evrelemelerde hastalığın yayıldığı alan ve agresifliğinin derecesini bilmek tedavi planlaması açısından oldukça önem teşkil etmektedir. Kanserin erken evrede olduğu 0 rakamı ile belirtilirken en ilerlemiş evresi ise IV rakamı ile ifade edilmektedir. Evrelerin taşıdıkları özellikler aşağıdaki gibi sıralanmıştır.
Evre I
Kanserli hücreler yalnızca böbrekte yer almaktadır. Lenf bezlerine veya uzaktaki organlara metastaz yani sıçrama bulunmamaktadır.
Evre II
Kitle halen böbrekte yer almaktadır. Kanserli hücreler uzak organlara veya lenf bezlerine sıçramamıştır. Ancak evre I’e göre boyutu daha büyüktür.
Böbrek kanseri hastalığında 3. evre iki şekilde gözlemlenmektedir.
Evre IIIa
Kanserli hücreler böbrek toplardamarında ile ana toplardamarda ya da böbrek çevresinde yer alan böbreği saran yapılarda görülmeye başlamıştır. Böbreküstü bezinde veya uzak organlara yayılım bulunmamaktadır. Lenf bezlerinde de tümörlü hücre yer almaz.
Evre IIIb
Kanserli hücreler böbreğin dışında farklı boyutlarda oluşabilir. Böbreğin çevresini saran zarın ötesine sıçrama yapmaz. Kanser yakınlarda bulunan lenf bezlerine yayılmıştır. Uzakta yer alan lenf bezlerinde veya uzaktaki organlarda görülmez.
Böbrek kanserini 3. evresi gibi 4. evresi de iki şekilde analiz edilir.
Evre IVa
Kitle, böbrek çevresinde yer alan yağ dokusunu saran zarın (greto fasyası) ötesinde ortaya çıkar. Böbreküstü bezlerinde de görülebilir. Yakın çevrede yer alan lenf bezlerine sıçrama gösterebilir. Uzakta yer alan lenf bezlerine veya organlara metastaz bulunmamaktadır.
Evre IVb
Farklı boyutlarda olabilen tümör böbrek dışında gelişim gösterebilir. Kanserli hücreler böbreğin uzağında yer alan lenf bezlerine veya organlara yayılarak metastaz yapabilir.
Görüntüleme testleri
Bu testlerde manyetik alan, ses dalgaları, x ışınları veya radyoaktif ürünler kullanılabilir. Şüphelenilen bölgenin kanserli hücre içerip içermediği, yayılımın tarzını belirlemek, tedavinin etkinliğini tartmak ve tekrarlanma olup olmadığına dair izleri anlamak için kullanılan testlerdir. Birçok kansere zıt olarak böbrek kanserinde gelende biyopsi olmadan görüntüleme testleri ile teşhis konulabilir fakat biyopsi gerektiren vakalar da bulunmaktadır.
Bilgisayarlı tomografi (BT), ultrason ve manyetik rezonans (MR) böbrek kanseri teşhisinde yardımcı yöntemlerdir. Bunlara ek olarak göğüs röntgeni ve kemik taraması kanserli hücrelerin vücudun farklı alanlarına yayılımlarını saptamak için kullanılan mekanizmalardır.
Bilgisayarlı tomografi (BT)
Üç boyutlu olarak alınan bu görüntülemede olası anormallikler ve tümör üzerinden analiz yapılır. Kitlenin boyutu ve bulunduğu konum konusunda bilgi verir. Bazı durumlarda ise kontrast madde verilerek detaylı bilgiler edinilir.
Manyetik rezonans görüntüleme (MR)
Radyo dalgaları ve kuvvetli mıknatıslar kullanılarak yumuşak doku görüntüleri alınır. Radyo dalgalarından gelen enerji emilerek şüpheli alana aktarılır. Bilgisayar görüntüyü detaylı olarak kesit görseller halinde sunar.
Ultrason
Ses dalgaları kullanılarak iç organlar görüntülenir. Yayılan ses dalgalarının böbrekten gelen yankıları kayıt altına alınarak görsel formatına dönüştürülür. Ek olarak biyopsiye destek olarak kitle alınmasına yardımcı olabilir.
Pozitron emisyon tomografi (PET)
Hastaya FDG ismi verilen radyoaktif bir izotop damar yolundan enjekte edilerek dokularda ortaya çıkan değişiklikler tespit edilir. Pozitron ışıması yapan FDG (florodeoksiglukoz) kanser hücreleri tarafından besin kaynağı olarak kullanılır ve PET yapışan kanser hücrelerini saptayabilir. Hem prier kanserin durumu hem de başka organlarda metastaz olup olmadığının kontrolü için gereklidir.
İntravenöz piyelogram
Hasta bireye damardan kontrast madde enjekte edilir. Bu sayede mesane, böbrekler, idrar kanalları doldurularak görüntüler elde edilir.
Anjiyografi
Yine kontrast madde kullanılan bu yöntemde bacak atardamarından bir sonda sokulur ve böbreğe giden atardamara kadar uzatılır. Boya enjeksiyonu yapılarak böbrekteki tümörü besleyen damarlar belirlenerek planlamalar yapılır.
Kemik taraması
Damardan enjekte edilen düşük dozlu ve miktarı az olan madde kemikteki kanserli bölgelere lokalize olur. Özel bir kamera ile görüntüleme yapılarak kemiklere yayılım gözlenir.
İnce iğne ve kalın iğne biyopsileri
Biyopsi şüpheli bölgeden alınan örneğin laboratuvar testleri sonucu incelenmesidir. Buna göre görüntüleme ile tam olarak anlaşılamayan kitleler için biyopsi kullanılır.
Böbrek kanserinde kalın ve ince iğne biyopsisi olarak üzere 2 çeşit biyopsi metodu bulunmaktadır. İkisinde de iğne ciltten tümörün olduğu alana sokularak örnek alınır. Bu işlem sırasında doğru bölgeye ulaşmak için ultrason ya da bilgisayarlı tomografi destek olarak kullanılabilir.
Fuhrman derecelendirmesi
Bu yöntemde biyopsi ile alınan kitle mikroskop ile incelenir. Bu derecelendirme ile kanserin seyri hakkında bilgi alınır.
Böbrek kanseri nasıl tedavi edilir?
Tedavide cerrahi yöntem, radyoterapi, kemoterapi, ablasyon, akıllı ilaçlar ve immünoterapi metotları hastanın durumuna göre uygulanabilir.
Böbrek kanseri ameliyatı
Böbrek dışında kanserli hücreye rastlanmadığında operasyonla böbreğin tamamı ya da kanserli bölümü alınarak tedavi yapılabilir. Fakat kanser eğer farklı bölgelere yayılmış ise cerrahi yöntem tam olarak çözüm olmamakla beraber hastada ortaya çıkan belirtilerin azalmasını sağlayabilir. Kısmi nefroktomide kanserli bölge alınır. Radikal nefroktomide ise böbreğin tamamı alınır.
Kemoterapi
Kanserli hücreleri öldürmek için vücuda ilaç verilmesidir. Ağızdan veya damar yoluyla enjeksiyon kullanılır. Verilen bu ilaçlar dolaşım yoluyla tüm vücudu gezmekte olup vücuda yayılmış tümörlerin tedavisinde etki göstermektedir. Fakat kemoterapi genelde böbrek kanseri hücrelerinde direnç göstermektedir. Böbrek kanserli hastalara fayda sağlayan az sayıda kemoterapi ilacı bulunmaktadır.
Radyoterapi
Yüksek radyasyon enerjisi gönderilerek kanserli hücreleri yok etmeyi amaçlar. Dıştan radyoterapi olarak uygulanabilir. Radyasyon vücut dışından böbreğin bulunduğu alana gönderilir. Böbrek kanseri genelde radyasyona pek duyarlı değildir. Bu sebepten ötürü kanserin hızlı gidişatını engellemek, metastazları kontrol altına almak veya ağrıları minimal seviyede tutmak için uygulanabilen bir yöntemdir.
Hedefe yönelik tedaviler – akıllı ilaçlar
Bu tedaviler antikanser etkili ilaçlar ile yapılır. Hedefe yönelik tedavilerden bazıları, büyüme sinyalinin kanserli hücrelerine ulaşımını bloklar. Bazıları ise kanserli hücrelerin beslenmesini kan yoluyla azaltır. Bağışıklık sistemini güçlendiren tedaviler de bulunmaktadır. Bu sayede kanserin yayılması yavaşlar ve savunma sistemi kuvvetli bir hal alarak kanserli hücrelerle daha etkin bir şekilde savaşır. Akıllı ilaçlar diğer tedavi yöntemleriyle beraber kullanılabilir.
Böbrek kanserinde immünoterapi tedavisi
İmmünoterapide amaç vücutta yer alan savunma mekanizması olan bağışıklık sistemi daha kuvvetli hale getirerek kanserli hücreler ile savaşmak ve hücreleri öldürmektir. Böbrek kanserinde immünoterapi uygulanırken kullanılan ilaçlar sitokinler ve yeni nesil immünoterapi ilaçlarıdır. Günümüzde immünoterapi ile ilgili derin çalışmalar yapılmaktadır. Yeni nesil immünoterapi ilaçları ileri evrede bulunan böbrek kanseri hastalarının yaşam kalitesini artırmakla kalmayıp yaşam süresini de önemli ölçüde uzatmıştır. Bu ilaçların genel çalışma sistemi ise kanserli hücreleri daha kolay bir şekilde tanınması ve yok edilmesi üzerinedir. Genel olarak görülen yan etkiler ise yorgunluk, bulantı, nefes almada yaşanan zorluk, ishal ve kabızlık olarak sıralanabilir. Sitokinler hücrelerin birbirleriyle iletişim kurmasını sağlayan protein grubudur. Böbrek kanserinde kullanılan sitokinler genelde interlökin-2 (IL-2) ve interferon alfadır. İkisi de tümörün belirli bir miktar küçülmesine katkıda bulunabilir.
İmmünoterapi ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek için buraya tıklayarak sitemizdeki yazıya erişebilirsiniz.
Böbrek kanserinde ısı – hipertermi tedavisi
Termoterapi ya da ısı tedavisi olarak da isimlenen hipertermi, yüksek ısı kullanılarak uygulanan bir tedavidir. Bu noktada vücut yaklaşık olarak 39-44 °C arasında bir ısıya maruz bırakılır. Tamamlayıcı bir kanser tedavi metodudur. Bu yöntemde normal dokulara minimal seviyede hasar verdiği ve kanserli hücrelerini ise öldürdüğü veya büyük hasarlar verdiği görülmüştür. Isı tedavisi kanserli hücreleri yok ederek ve hücrelerde yer alan proteinlere hasar vererek kitlenin küçülmesine katkıda bulunabilir. Bu tedavi yönteminin uygulanması hakkında belirli sayıda çalışma bulunmaktadır.