Cilt Kanserleri

Cilt Kanserleri

En sık görülen kanser türlerindendir ve deri hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle oluşur. En kolay önlenebilen ama en çok ihmal edilen kanserlerdir de diyebiliriz. İsmi duyulduğunda en çok korkulan kanserlerden olan malign melanoma dışında genellikle iyi seyrederler, tedavilere iyi cevap verirler. Malign melanoma ise son yıllarda geliştirilen yeni ilaçlarla birlikte boyut değiştirdi ve artık daha iyi tedavi edebildiğimiz bir hastalık durumuna geldi.

Belirtileri:

  • Ciltte oluşan ben ve çiller.
  • İyileşmeyen bir yara.
  • Cilt yüzeyinde belirgin değişiklikler.
  • Kırmızılık, hassasiyet yeni gelişen şişlik.
  • Vücuttaki herhangi bir benin renginin, büyüklüğünün ve yüzeyinin değişmesi, kanama olması.

Sadece meme kanseri için değil cilt kanseri için de kendi kendine muayene önemli!

Ayda bir defa, beş dakikanızı ayırarak vücudunuzda görebildiğiniz her yeri bu açıdan incelemek yararlı olacaktır. Sık sık cildimize aynada bakmak, cildimizdeki değişiklikleri gözlemlemek hatta cep telefonlarımızla selfie çekimlerini cildimizdeki değişiklikler için yapmak tahminimizden daha fazla hayat kurtarıcı olabilir. Ayrıca vücudunuzda çok sayıda çil, ben gibi lezyonlar varsa periyodik olarak bir dermatolog kontrolünden geçmeniz gerekebilir. Dermaskop muayenesiyle dermatoloji, lezyonların yapısı hakkında çok daha fazla bilgi kaydedecektir.

En sık görülen cilt kanseri türleri: Bazal hücreli karsinom, skuamoz hücreli karsinom ve malign melanom olarak üç çeşittir.

Bazal hücreli karsinom veya skuamoz hücreli karsinom yüz ve eller gibi güneşe daha çok maruz kalan yerlerde görülürken malign melanoma aksine sırt ve uzuvlar gibi güneşle ilgisi olmayan yerlerde veya tırnaklarda daha çok görülür.

Malign melanoma, tüm cilt kanserlerinin %1’ini oluşturur, ancak erken evrede lenf düğümlerine gitmeden tedavi edilmediği sürece biraz agresif gidebilir. Bu yüzden malign melanomun da erken tanısı önemlidir. Melanomanın görülme sıklığı, 18-39 yaş arası kadınlarda, 1970’den 2009’a kadar %800 artmıştır. En önemli sebebiyse güneş ve bronzlaşma tutkusudur. Melanoma genellikle siyah veya mordur, ancak açık renk olabileceği ihtimali de unutulmamalıdır.

Sebepleri:

  • Güneş ışınları: Sürekli ve sabit bir şekilde güneşe maruz kalma, UV ışınlarının ciltte DNA hasarı oluşturması gibi nedenlerin mutasyona ve nihayetinde kanser haline gelmesi mümkündür. Cilt kanserlerinin nedeni %90 oranında güneş ışınlarıdır. Güneşlenme deyince sadece deniz ve plaj tatilleri aklımıza gelmesin, kayak sırasında da hatırı sayılır güneşe maruz kalıyoruz.
  • Genetik: Özellikle malign melanomada önemlidir.
  • Açık ten: Açık tenli olmak riski artırıyor, ancak yapılan araştırmalarda, özellikle koyu tenlilerde melanomun daha agresif seyrettiği görülüyor.
  • Bazı bağışıklık sistemi hastalıkları: Lupus, Crohn Hastalığı, romatoid artrit gibi hastalıklarda ciltte hedef haline gelebilir. Ayrıca bu hastalıkları tedavi etmek için kullanılan bağışıklık sistemi baskılayıcı ilaçların kendisi riski daha da artırabilir.
  • Alkol: Alkol, cildi güneş ışınlarına karşı da hassaslaştırır. Yapılan bir çalışmada, günde dörtten fazla kokteyl veya sert birkaç bira içilmesinin melanoma oluşturma riskini %55 artırdığı görülmüştür.
  • Yaralanma zemini: Yanık veya radyoterapi gibi bir zeminde, özellikle skuamoz hücreli kanser gelişebilir.
  • Kimyasallar: Creosote ve arsenik gibi bazı kimyasallara sürekli maruz kalmak cilt kanserine sebep olabilir.
  • Turunçgiller: Bir araştırmaya göre düzenli olarak günde en az bir bardak portakal suyu tüketenlerde cilt kanseri görülme riski, haftada ikiden az içenlere göre %36 daha fazladır. Cilt, portakal veya greyfurt suları ile daha hassas hale geliyor. Ancak bu suların içilmemesi değil, içtikten veya yedikten sonra birkaç saat güneşe çıkılmaması öneriliyor.

Korunma Yolları:

  • Güneşlenme sürelerimiz kontrollü olsun. D vitamini sentezi için artık saat 10.00-16.00 arası güneşte kalmamız gerekiyor. Elbette bu süreyi sınırlamamız gerekir.
  • Son kullanma tarihi geçmiş kozmetik ürünleri kullanmayalım.
  • Solaryumdan kaçınalım.
  • UV filtreli güneş gözlükleri, gözü cilt kanserlerinden koruyacaktır. Lütfen daha havalı diye küçük gözlükleri tercih etmeyelim. Göz ve göz çevremizi tamamen sardığından emin olalım.
  • Günlük düzenli en az on beş koruma faktörlü güneş koruyucu kullanmak skuamos hücreli kanser gelişme riskini %40, melanoma yüzdesini %50 azaltmaktadır. Kremlerdeki koruma faktörünün kaç olması gerektiği tartışmalı bir konu, ancak Amerikan Dermatologlar Derneği, en az 30 koruma faktörlü koruyucuları önermektedir. Sadece kendimize değil çocuklarımıza da güneşe çıkarken koruyucu sürmeyi ihmal etmeyelim. Böylece onlar da erken yaşta güneşten korunmaları gerektiğini öğreneceklerdir.

Güneş koruyucular hakkında doğru bilinen yanlışlar:

  • Koyu ciltlilerin daha az koruyucuya ihtiyacı vardır.
  • Cilde sürmek yeterlidir, tüylü derinin, dudak ve kulakların ihtiyacı yoktur.
  • Sadece dışarda olacağımız zaman kullanılması yeterlidir.
  • Koruyucu faktörü yükseldikçe daha fazla güneşte kalabilirsiniz.
  • Günde bir kez sürmek yeterlidir.
  • Yılın belli dönemlerinde yani sadece güneşli günlerde sürmek yeterlidir.
  • Ürünün son kullanma tarihinin önemi yoktur.
  • Sprey şeklindekiler daha etkilidir.
  • Havuza veya denize girdikten sonra sürülmesi daha etkilidir.
  • Giyindikten sonra sürülmelidirler.
  • Güneş koruyucuların hemen hepsi birbirine benzer.
  • En pahalı ürün en iyisidir.
  • Düşük koruma faktörlü olanlar tercih edilmelidir.
  • Geniş spektrumlu kremler her zaman şart değildir.
  • Nemlendiricilerde veya kozmetik ürünlerindeki güneş koruma faktörleri yeterlidir.
  • Yazlık elbiseler güneş ışınlarını yeterli derecede bloke eder.

Tedavi:

Kansere dönüşme potansiyeli olan lezyonlara aktinik keratoz denir. Dondurma, sıvı nitrojenin üzerine dökülmesi veya küretaj gibi işlemlerle ciltten uzaklaştırma, tedavide yeterli olacaktır. Kanser geliştiğinde ise uygulanacak tedaviyi belirlemede, kanserin büyüklüğü, yaygınlığı, cinsi ve hastanın genel durumu önemlidir.

Cerrahi tedavi çoğunlukla melanoma olmayan cilt kanserlerini tedavi etmek için yeterlidir. Ancak tümörün, çevredeki sağlam doku ile birlikte çıkarılması gerekir. Tümörün yerleşimi veya hastanın genel durumu nedeniyle çıkartılamayacak lezyonlarda radyoterapi bir seçenek olabilir. Yüzeysel cilt kanserlerinde, krem veya losyon şeklinde uygulanan lokal kemoterapi de bir seçenek olabilir.

Malign melanoma tedavisi ise daha komplikedir. Lezyon çıkartıldıktan sonra patolojik özelliklerine göre, radyoterapi, kemoterapi ve son yıllarda uygun hastalarda immünoterapi iyi bir seçenek olabilir. Tedaviye başlamadan önce hastalığın evrelendirilmesi yani tüm vücudun görüntülenmesi gerekliliği unutulmamalıdır.

Diğer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir