Hassas Onkoloji (Precision in Oncology)

Geçmişte, tümörün genomik durumunu bilmeden her hastaya tümörün köken aldığı organa ve evresine göre neredeyse körleme tedaviler verilirdi. 3-4 kür tedavinin ardından tomografi veya MR çekilip, iyi gelip gelmediği gözlenirdi. Tedavinin sonuçlarının tatmin etmediği bir durumda bir başka ilaca geçilirdi. Ancak artık, yaptığımız genetik testler ile tümörün ve kişinin taşıdığı mutasyonları saptayarak yani bir anlamda kişiyi ve kanserli dokuyu çok daha iyi tanıyarak tedavilere başlıyoruz.  Bu durum kime hangi ilacın iyi gelebileceğini önceden kestirme şansı veriyor ve bir dönemin “Hastalık yok, hasta var” sözü, bu gelişmelerle birlikte değişiyor;  artık hasta da yok, tümörünün genetik mutasyonu var.

Tedavi kararının genel olarak aynı organdan belli evrelerde hastaların katıldığı geniş çalışmalarla belirlenmiş standart protokollere göre belirlenmesi geçerliliğini yitirdi.
Kanser artık hem hastalığın başlangıcını hem de süreci yönlendiren genomik değişikliklerin belirlenmesiyle tedavisine karar verilen ‘genomik’ bir hastalık. Kanser hücrelerinin büyümesini sağlayan mutasyonların, biyo belirteçlerin tanınması ve bunlara karşı geliştirilen tedavilerin tespiti ve buna cevap verme ihtimali yüksek olan hastaların belirlenmesi, araştırmaların temelini oluşturuyor.

Hassas tıp ve kişiye özel onkolojik tedaviler, tümörün vücutta büyümeye başladığı bölgeye bakmaksızın köken aldığı dokudan bağımsız olarak tümör içerisindeki spesifik genomik değişiklikleri hedefliyor. Bu yönüyle geleneksel anti-kanser tedavilerden farklı. Artık ciddi bir paradigma kayması yaşanıyor; kime ne tedavi verileceği, anatomik veya histolojik olarak değil de mutasyona özgü alınan kararla gerçekleşiyor.

Bilim ve teknoloji hızla gelişmeye ve değişmeye devam ediyor. Buna paralel, her bir bireyin kanseri ile mücadele etme konusunda her zamankinden daha fazla ümitli ve cesaretliyiz. Ancak:

  • Her bir kanser türünün diğerinden neredeyse tamamen farklı yollarla, farklı genetik özelliklerle ortaya çıkması,
  • Tek bir kanser türünde bile değişik alt grupların ve çok farklı özelliklere sahip hücrelerin bulunması,
  • Kanser hücrelerinin ani ve hızlı şekilde direnç geliştirmesi, aynı zamanda standart tedavilere dirençli kanser kök hücrelerini barındırması,
  • Onlarca kanser yolağı aynı anda çalışırken, tedavilerin bir veya birkaç yolağı hedeflemesi,
  • Klasik kemoterapi veya radyoterapi yöntemlerinin yan etkileri, kanser hücrelerine karşı gereken ölümcül dozlara çıkılmasını engellemesi,

kanserin mutlak tedavisini zorlaştırmaktadır.

Ancak kanserli dokuyu ve kişinin genetik yapısını daha iyi tanıdıkça, ilaç sanayi ve radyoterapi teknolojilerindeki hızlı gelişmelerle birden çok kanser yolağını hedefleyen ve immüniteyi artıran ilaçları sürece dahil eden, daha etkin, daha güvenli tedaviler ortaya çıkmaktadır.

Kliniğimizde de Hastaların tümörün yerine göre değil de, mutasyonuna göre sınıflandığı çalışmalar yapılıyor.  Gen testleri, kanser tedavi protokollerinin bir parçası ve ‘hastalara özel’ tedavileri belirlemek için gerekli genetik profillemeyi, standart tedavilere cevap vermeme durumunda değil, tanı anından itibaren yapmayı ve hastalarımıza en etkin ve yan etkisi en az tedavi hızlıca ulaştırmayı hedefliyoruz.

Unutmayın, bilimle alt edilebilecek herhangi bir engelin, insanlık karşısında hiçbir zaman şansı yoktur.

Diğer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir