|

Yağlı Karaciğer Hastalığı Kanser Riskini Arttırır mı?

Karaciğer, vücudun önemli bir organı olup, filtreleme, sentezleme ve depolama işlevlerini yerine getirir. Metabolizmadan kaynaklanan toksinlerin yanı sıra besinlerden gelen zararlı atıkları da temizler, sindirim için safrayı üretir, metabolizmayı düzenler, pıhtılaşma faktörleri üreterek kanamaları önler ve A, D, E, K vitaminlerini depolayarak vücudun ihtiyaçlarına cevap verir.

Karaciğer, önemli işlevlere sahip olmasına rağmen, onu aşırı yükleyen ve kötü kullanan alışkanlıklarımız bulunmaktadır. A vitamini içeren bitkisel takviyeler, cilt sağlığı ürünleri, aşırı kilo, şeker ve alkol tüketimi ile kullanılan parasetamol gibi ağrı kesiciler, karaciğere zarar verebilecek potansiyel faktörlerdir.

Paketlenmiş gıda ve unlu mamullerdeki trans yağlar, insan yapımı suni yağlar da dahil olmak üzere karaciğer yağlanmasını tetikleyebilir.

Çin’de gerçekleştirilen bir araştırma sonucuna göre; alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığının, artan kanser riskiyle arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir.

63.696 katılımcı ile gerçekleştirilen çalışma, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığının, özellikle hastalığın başlangıç aşamasında bulunan gençlerde, daha yüksek kanser riski yarattığı tespit edilmiştir. Kısacası, karaciğerimize verdiğimiz zarar kanser riskini artırabilir, bu nedenle karaciğerimize iyi bakmalıyız.

Kahve, yeşil çay, enginar, badem, greyfurt, yaban mersini, zerdeçal, pancar ve avokado gibi çok sayıda besinin karaciğere iyi geldiğini biliyoruz. Ancak her şeyin fazlasının zarar, azının karar olduğunu unutmadan hareket etmeliyiz.

Konu ile ilgili reels videomuzu izlemek için buraya tıklayın.

Diğer Makaleler

  • |

    Genetik Testler Nedir?

    Hücrelerimizde kalıtsal bilgilerin taşınması için birtakım yapı taşları yer alır. Bunlardan biri olan kromozomların içerisinde özelliklerin nesilden nesile olan aktarımından sorumlu olan genler DNA sarmalında bir bölümü oluşturur. Genlerin her birinin görevi birbirinden farklılık göstermektedir. Bilgilerin depolanmasını da sağlayan genlerimiz göz rengi, boyun uzunluğu, kan grupları gibi birçok özelliğe dair kritik durumdadır. Bu yazıda genetik…

  • |

    Kişiye Özgü Tedavi

    Son zamanlarda kişiye özgü tedaviler ön plana çıkmıştır. Hassas tıp olarak da isimlendirilen bu kişiye özgü tedaviler bazı durumlarda hastalıkların etkisini azaltmakta ve konforlu bir yaşam sunmaktadır. Akıllı ilaç kavramı da bazı durumlarda çok iyi etkiler ortaya çıkarmaktadır. Bu tedavilerle kanserin direncinin kırılacağına dair inançlar artmakta ve tedavi için umut kaynağı olmaktadır. Bu yazıda kişiselleştirilmiş…

  • |

    Glutatyon Nedir?

    Güçlü ve doğal bir antioksidan olarak karşımıza çıkan glutatyon hücresel fonksiyonlar bakımından da önemli görevler üstlenir. Bitkiler, mantarlar, bazı bakteriler ve hayvanlarda ağır metal, peroksit ve lipid peroksit gibi zararlı maddeler bulunur. Serbest oksijen radikalleri olarak gruplanan bu maddelerin olumsuz etkilerini glutatyon azaltarak antioksidan rolünde yer alır. Üç temel aminoasit olan glutamin, glisin ve sisteinden…

  • |

    Cebimdeki Yabancı’ya Başka Bir Yorum

    Cebimdeki Yabancı’ya Başka Bir Yorum Gündemde “Cebimdeki Yabancı” filmi var. Hepimizin cep telefonlarını bir kez daha sorgulamasına neden olan ilginç bir film. Gelin bu sıcak gündemde, meseleye bu “yabancı”nın başka marifetlerinden bakalım… Dünya nüfusunun %50’den fazlası cep telefonu kullanıyor ve önemli bir kesimde bu durum bağımlılık boyutunda. Cep telefonları baz istasyonlarından gelen radyo dalgaları ile…

  • |

    Bütünsel Sağlık Yaklaşımı Nedir?

    Sağlıklı olmanın temelinde kişinin kendisini iyi hissediyor olması yatar. Son zamanlarda ortaya çıkarılan bilimsel çalışmalarla beraber bireyin beden, zihin ve ruh üçgeninde bir bütün olarak işleyişi karşımıza çıkmaktadır. Bu üçlüden herhangi birinin sekteye uğraması gidişatı olumsuz etkileyebilir. Bundan ötürü vücudu entegre bir sistem gibi görüp kısmi olarak düşünmek yerine bütüncül bir yaklaşımla ele almak elzemdir….

  • Kanser Engellenebilir mi?

    Kanser Engellenebilir mi? Kanser oluşumunun (%85-90 oranında) sebebi, beslenme ve çevresel faktörlere bağlıdır. Özetle kanser olmak aslında bir kader değil, büyük oranda hayat tarzımızın etkili olduğu bir sonuçtur.  Hayat tarzımızda yapacağımız küçük değişikliklerle; spor yaparak, hareketsiz yaşamdan kurtularak, beslenmemize dikkat ederek yani hayata  özen göstererek kanserden korunabiliriz. Doğru beslenme ve egzersizin yanında, aşağıdaki önerilere dikkat  etmek bizim için yararlı olacaktır. Güneş ışınları: Deri kanseri en sık görülen kanserlerden biridir ve güneşe maruz kalmak ile direkt ilişkilidir.  Alışıla gelmiş inancımız, güneş ışınlarının en güçlü olduğu 10.00‐16.00 saatleri arasında güneşte kalmamak  yönündeydi, ancak son yıllarda, D vitaminin öneminin anlaşılması ile bu yaklaşımımız değişti. D vitaminini en iyi şekilde güneşten alırız. Güneşten gelen UVB ışınları ile deride doğal sülfatlı D vitamini üretiliyor; ancak bunun  için güneş ışınlarının direkt gelmesi, herhangi fiziksel bir engelle karşılamaması gerekiyor. Yani inanıldığının  aksine…