|

Glutatyon Nedir?

Güçlü ve doğal bir antioksidan olarak karşımıza çıkan glutatyon hücresel fonksiyonlar bakımından da önemli görevler üstlenir. Bitkiler, mantarlar, bazı bakteriler ve hayvanlarda ağır metal, peroksit ve lipid peroksit gibi zararlı maddeler bulunur. Serbest oksijen radikalleri olarak gruplanan bu maddelerin olumsuz etkilerini glutatyon azaltarak antioksidan rolünde yer alır. Üç temel aminoasit olan glutamin, glisin ve sisteinden oluşan glutatyon hücrelerimizde üretilir. Glutatyon kendi üretimimiz de olsa bazı zamanlarda yetersiz beslenme, stres, çevresel faktörler gibi etkenler üretim düzeyini azaltabilir.

Serbest radikal ve oksidatif stres nedir?

Eşleşmemiş elektronu olan moleküllere serbest radikaller denilmektedir. Bu yapılar oldukça reaktif olup hücrelere hasar verme eğilimi gösterir. Özellikle DNA, RNA, lipid ve protein gibi yapıtaşlarına zarar vermesi vücut için oldukça tehlikelidir. Ortamda yeterli miktarda antioksidan madde bulunmazsa oksidatif stres meydana gelir. Oksidatif stresin de yüksek seviyelerde olması kanser, romatoid artrit, diyabet gibi hastalıkların tetikleyicisi olabilir. Glutatyon ise antioksidan özelliği ile bu stresi yok etmeye yarar.

Karaciğer hastalıkları

Karaciğer vücut için kilit bir organdır. Besinlerin yararlı enzimlere dönüşümü, enzim ve protein üretimi, şeker metabolizması gibi birçok noktada görev alır. Besinlerin ve ilaçların birçoğu karaciğerde işlenir. Metabolizmanın sonucunda ortaya çıkan serbest radikaller eğer ortamda yeterli oranda antioksidan bulunmazsa normal hücrelerimize zarar verebilir. Yapılan araştırmalarda glutatyon yağlı karaciğer hastalığında önemli yapı taşlarından protein, enzim ve bilirubin seviyelerinin iyileşmesini sağlamıştır.

Kanser

Antioksidan etkili glutatyon hücrelerinin yapılarının hasar görmesini ve kontrolsüz bir biçimde çoğalmasını önleyerek kanser riskini azaltır. Kemoterapi ilaçlarından bazılarının normal hücrelere zarar verme olasılığını da azaltabilir. Tek başına kanser tedavisinde kullanılamaz ancak yan etkileri ve yorgunluğu minimal seviyede tutmak için glutatyon kullanılabilmektedir.

İnsülin direncine etkisi

Yapılan deneylerde insülin direnciyle glutatyon düzeyi karşılaştırıldığında glutatyon seviyesi düşük iken daha az yağ yakıldığı ve fazla yağ depolandığı gözlenmiştir. Diyete sistein, glutamin ve glisin eklendiği zaman insülin direnci ve yağ yakımı iyi bir hal almaktadır.

Otoimmün hastalıklara etkisi

İmmün sistemin kendi kendine oluşturduğu hastalık grubu olan otoimmün hastalıklar kronik inflamasyona sebep olur. Bu da oksidatif stresi artırır. Bazı otoimmün hastalıklar hücreye enerji sağlayan ve oksijenli solunumu yapan organel olan mitokondriye saldırır. Glutatyon ise oksidatif stresi azaltarak mitokondriyi koruma görevini üstlenir.

Otizm spektrum bozukluklarını tedavi etmek

Otizm hastalığına sahip çocuklarda olmayanlara göre daha az miktarda glutatyon bulunduğuna dair bazı çalışmalar yapılmıştır. Bir klinik çalışmaya göre cilde yapıştırılan glutatyon bantlarıyla otizme ait şikayetlerin minimal seviyeye indiği belirtilmiştir.

Glutatyon Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Yaşın ilerlemesiyle beraber üretilen glutatyon seviyesinde azalmalar göze çarpmaktadır. Bedenimizde yer tutan toksik maddelerin miktarının artması da glutatyon oranının düşmesine sebep olabilir. Önemli bir antioksidan olan glutatyonun azalması da serbest radikallerin dolaşmasına ve vücuda hasar vermesine sebebiyet verir.

Glutatyonun rol oynadığı süreçler

  • DNA’nın üretilmesi, proteinlerin ve hücrelerin yapı taşları
  • Bağışıklık sisteminin desteklenmesi
  • Sperm hücrelerinin meydana gelmesi
  • Serbest radikalleri yok etmek
  • Bazı enzimlerin görevlerinde yardımcı olmak
  • E ve C vitaminlerinin rejenerasyonu
  • Beyinde cıva birikmesinin önlenmesi
  • Karaciğer ve safra kesesinin yağlarla savaşmasına yardım
  • Apoptoz olarak adlandırılan programlı hücre ölümüne yardım etmek

Glutatyon seviyesinin doğal olarak artmasını sağlamak için dengeli ve düzenli beslenmek önerilmektedir. Sağlıklı gıdaların vücuda alınması glutatyon seviyesini artıracaktır. Süt devedikeni ismi verilen bir bitkinin glutatyon seviyesi yüksektir.

Defans kısmında glutatyon tek başına efektif değildir. Kompleks bir sistemin parçası olan bu antioksidan hidrojen peroksitin glutatyon peroksidaz ile suya dönüşürken kullanılır. Yeterli miktarda glutatyon peroksidaz enzimi bulunmuyorsa glutatyon antioksidan olarak davranmaz. Glutatyon peroksidaz enziminin aktifleşmesi için de selenyum gereklidir. Bu noktada glutatyon ve selenyum birlikte düşünülmelidir.

Glutatyon tedavisi nasıl yapılır?

Glutatyon dışarıdan alınırken damar yöntemi kullanılarak aktif kullanım sağlanır. Ağrısız olarak enjeksiyon yapılır. Yaklaşık olarak 10-15 dakika gibi minimal bir sürede gerçekleşmektedir. Toz vücuda verilmeden önce ampuwa veya saf su ile karıştırıp vücuda verilmektedir. Ağız yolu ile kullanılamayan glutatyonda midede etkisini yitirmektedir.

Damar yolu ile direkt kana karışan glutatyon serbest radikaller ile hızlı bir şekilde temasa geçerek onlarla savaşır. Vücut hücreleri korunmuş olur. Glutatyon serumu tedavisi yaşlılığın da belirtilerini minimal seviyede tutabilir. Ayrıca hastalıklara yakalanma sıklığını da azaltır. Alzheimer hastalığı tedavisinde de aktif olarak kullanılabilmektedir. Uyku apnesi, parkinson hastalıklarında da glutatyon tedavisi destekleyici olarak uygulanabilir. Cildin genç ve canlı bir görüntüye kavuşmasına yardım eder. Hücrelerin yenilenmesini de tetikleyerek yaşlanmanın bir süre gecikmesini sağlar.

Glutatyon vücutta biriken toksik maddelerin giderilmesi için büyük bir yardımcıdır. Yapılan araştırmalarda bu antioksidanın oranı azaldığında toksik maddeler uzaklaştırılmadığında vücuda
önemli miktarda hasar verdiği görülmüştür. Bu madde kimyasal ilaçlarla beraber zararlı maddelerin etkilerinin azalmasını ve vücuda verdiği zararın minimal seviyeye inmesine de yardımcı olur. Karaciğer başta olmak üzere birçok hayati organının korunmasını sağlar. Yukarıda belirttiğimiz gibi birçok hastalığın önlenmesinde de hayati rol oynamaktadır. Yeterli düzeyde glutatyon bulunması tümör oluşumu ve kanserli hücrelerin meydana gelmesini önlemeye yardımcı olmaktadır.

İletişime geçmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Diğer Makaleler

  • |

    Şeker Mutluluk mudur?

    Şeker Mutluluk mudur? Biz Onkologların hastalarından en çok aldığı sorulardan biri; “şeker kanseri besliyor mu?” Özellikle kadınlar iyi biliyoruz ki bir parça çikolata ruh halimizi hızlıca değiştirebilir. Ama yine de bu soruyu bertaraf etmek için daha detaylı düşünmek gerek. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki “fazla miktarda şeker tüketmek” aslında huzursuzluk ve üzüntü veriyor. Hatta depresyona giden…

  • Bütünsel Sağlık Yaklaşımı

    Bütünsel Sağlık Yaklaşımı , pirüpak biçimde hiç bir hastalığın olmaması hali değil, kişinin kendisini iyi hissetmesi halidir. Son yıllarda yapılan çalışmalar göstermiştir ki; kişinin bedeni, zihni ve ruhu bir bütündür ve birinde işleyişin bozulması diğerlerini de etkiler. Üçü arasındaki sürekli iletişim, birinin bozulması halinde diğerlerinin de etkilenmesine neden olur. Bu sebeple de vücudu entegre bir…

  • |

    GDO Söylencesi Ve Sorunlar

    GDO Söylencesi Ve Sorunlar Bir organizmanın gen diziliminin değiştirilmesi ile eldeedilen yeni organizmaya genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) denir. İnanıldığınınaksine GDO; temasla bulaşan, ortamdan bulaşan veya eklenen bir şey değildir;direkt olarak genlerin değiştirilmesi ile ortaya çıkan bir oluşumdur. İkinci Dünya Savaşı sonrası, dünya nüfusu hızla artmayabaşlayınca, artan besin ihtiyacını karşılayacak formüller aranmayabaşlanmıştır. Önce “Yeşil Devrim” olarak…

  • |

    Kanserli Hastalarda Destek Tedavileri

    Günümüzde teknolojik gelişmelerin de artmasıyla beraber hem sağlıklı bireyler hem de kanser hastaları bağışıklık sistemlerini nasıl düzenleyecekleri konusunda oldukça düşünceli durumdalar. Bu hususta dikkat edilmesi gereken ilk nokta sağlıklı bireyler için uygulanan vitamin desteği, antioksidan ya da ozon tedavilerinin kanserli kişiler için de karşılanıyor olması gerektiğidir. Planlamalar yapılırken eğer bir kanser hastası ya da yakını…

  • |

    Alfa Lipoik Asit (ALA) Nedir?

    Hücre içerisinde enerji metabolizmasında rol oynayan bir yağ asidi olan alfa lipoik asit (ALA), bütün insan hücrelerinde yer alan organik bir maddedir. Enerjinin üretim merkezi olan mitokondri içerisinde sentezlenen alfa lipoik asit, iltihaplanmayı ve yaşlanmayı engelleyen bir antioksidan olarak işlev görür. Birçok cilt malzemesinde bulunan alfa lipoik asit cilt bakımında hücrelerin enerji üretiminin sağlanması gibi…

  • |

    Radyoterapiden “Sıcak” Gelişmeler

    Radyoterapiden “Sıcak” Gelişmeler Hipertermi en basit anlatımıyla, tümör bölgesinin veya bazen tüm vücudun elektromanyetik ısıtma teknolojisiyle 39-43 °C aralığında ısıtılması işlemidir. Kanser tedavisinde radyoterapi veya kemoterapi gibi tedavilerin yanında, etkinliği artırmak için kullanılan bir yöntemdir. Onkologlar olarak hipertermiyi tek başına bir tedavi olarak önermeyiz, ancak radyoterapi veya kemoterapi alan her hasta beraberinde hipertermi tedavisi de…