Küba Aşısı Nedir?

Küba aşısı hikayesini öğrenmek aşı ve sağladığı faydalar açısından bütünsel bir yaklaşım olacaktır. Bu noktadan yola çıkarak bu yazıda öncelikle Küba ülkesinin aşıya erişme süreci anlatılacaktır.

Küba’da devrim dönemine kadar eğitim, sağlık ve bilim alanlarına gerekli maddi destek sağlanmamaktaydı. Doğal kaynaklar olarak da yetersiz olan ülkenin ekonomik olarak güçlü bir kaynağa ihtiyacının olması ülkeyi farklı noktalara götürmektedir.

Küba aşısı

Küba’nın taşıdığı bu vizyonla beraber spor dallarının bazılarında ve mesleklerde rastlanılan zengin bireylerin kaynağının yapıtaşı bu ilhamdan kaynaklanmaktadır. Takvim yaprakları 1960’lı seneleri gösterdiğinde eğitim alanında yeni üniversiteler kurmak ve araştırmalar için birimler oluşturmak gibi çalışmalar yapılmaktaydı. Mezun olan öğrenciler Japonya, Almanya, Fransa gibi ülkelere gönderilip sonrasında ise Küba’ya geri dönmeleri sağlanmıştır. 1965 senesinde ise Küba Bilimsel Araştırma Merkezi hizmete başlamıştır. Sonrasında ise Biyolojik Cephe ve İlaç sanayisi hızlı bir biçimde gelişme göstermiştir. Bunun sonucunda Küba Biofarma Şirketler grubu 2011 yılında faaliyete başlamıştır.

Şimdilerde bu şirkete bağlı olarak birçok firma ve 20 bini aşkın çalışan yer alıyor. 2010 senesine kadar bu alanda faaliyet gösteren şirketler hükümet üzerinden iş yapmak durumundayken Biofarma ile beraber internasyonel ilişkiler başlamış ve böylece daha efektif çalışmalar ortaya çıkmıştır.

Yeni enstitüler

1960’lı yıllardan beri eğitim alan bilim insanları aşı üretiminde çalışması için motive edildi. İlk olarak menenjit aşısı küresel piyasada etkili olarak kullanılıyor. Bununla beraber Latin Amerika’da yer alan ülkelerin de aşı talebi artınca kapasite üzerinde değişiklikler yapılıyor. İlk senede yaklaşık olarak 50 milyondan fazla aşı üretiliyor ve satışı gerçekleştiriliyor. Bunun sonucu olarak Latin Amerika’daki ülkelerde menenjitin salgını önleniyor. Aşıdan kazanılan gelir ise direkt olarak ülkenin biyoteknoloji alanına yatırım olarak gidiyor. Biyoteknolojide yeni ilaçların çalışılması, geliştirilmesi ve ticari sektöre yoğunlaşılıyor.

Biyolojik alanda iş ağı genişlerken eğitim üzerinde de duyarlı olunuyor. Bununla beraber Batı Havana Bilimsel Kulübü faaliyete geçiyor. Kurulan bu kulübü yaklaşık 50 enstitü meydana getiriyor. Genelde teorik çalışmaları yer edinen Kübali biyologların tecrübesi ve söylemleri iken, teknolojik imkanlar Fransa ve Amerika gibi ülkelerden destekleniyor. Kısaca mevcut teknoloji ile var olmayan ilaçlar üzerine çalışmalar yapılıyor. Bu gibi çalışmaların neticesinde ise ülkede yeni enstitüler kuruluyor. En önemlisi ise Küba Genetik Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü olarak sayılabilir. Bu kurumda ise difteri, çocuk felci, boğmaca gibi rahatsızlıklar için geliştirilen pentavalan ve diyabetik kısımda yüksek oranda başarı sağlayan iki önemli aşı geliştirilmiştir.

CDC: Aşılar zamana ve Delta varyantına karşı etkisini yitiriyor | Independent Türkçe

Küba aşısı ve Akciğer kanseri

Sene 2012 olduğunda ise akciğer kanseri için geliştirilen ve patenti alınan aşıyla beraber puro,rom ve turizme ek olarak güçlü bir finansman kaynağı listeye dahil oluyor: Biyoteknoloji.

Yapılan çalışmalar ve geliştirilen aşıların sonucunda Küba’ya karşı yapılan eleştirilere rağmen küresel piyasada yer alan birçok önemli şirket Biyo Küba ile pazarlık sürecine giriyor. Bütün bunlara ek olarak devlet aracılığı olmaksızın direkt olarak şirketlerle işbirliği yapılması gelişen bir biyoteknoloji formu yaratıyor.

Küba aşısı günümüzde akciğer kanserine karşı üretilen olarak çağrışım yapmaktadır. Hasta bireylerde aşının etkili olması için sisplatin içerikli bir kemoterapi tedavisi ardından hastalığın durması ya da gerilemesi hatta en kötü senaryoda aynı durumda kalması gereklidir. Yaklaşık olarak beş haftalık bir tedavi planlaması sonrası etkinliği ile ilgili bilgi edinilebilir. Sonuç olarak efektif çıkarsa tedavi süreci devam eder. Karşıt bir durumda ise uygulama son erdirilir. Aşılar soğuk bir mecrada taşınmalıdır. Taşıma kuralları ihlal edilmediği takdirde ülkemizde de uygulanabilir.

Küba aşısı çalışmaları

Aşının aktivitesinde beklenen bireylerin savunma sistemlerini kuvvetlendirip kanserli hücrelere karşı antikor üretip rahatsızlığı atlatmasını basit hale getirmektir. Uygulanması durumunda bütün bireylerde etkide bulunabileceği düşüncesi bulunmakla beraber tümör hücrelerindeki belirli antijenlere göre antikor üretileceği için bireyin kanser hücresinde o antijenin yer almaması koşulunda aşı beklendiği etkiyi vermeyecektir. İmmünoterapik araştırmalar sonucu elde edilen bilgiye göre yaklaşık olarak yüzde 10-15 oranındaki bireylerde tedavinin etkili olduğu ve efektif cevaplar verdiğidir. Racotumomab etken maddesine sahip bu aşı 2013 senesinde küçük hücreli olmayan akciğer kanserleri için üretilen bir aşıdır. Küba aşısı ile ilgili klinik araştırmalar halen sürmektedir. Ek çalışmaların yapılması ve bunların neticelenmesi ile aşının en çok hangi hastalarda efektif olduğunu gösteren biyobelirteçlerin bulunması sağlık alanında faydalı olacaktır. Küba aşısı hakkında detaylı bilgi almak için iletişim sayfasından bize ulaşabilirsiniz.

Diğer Makaleler

  • HPV Aşısı

    HPV Aşısı Human Papilloma Virus (HPV), daha çok cinsel yolla bulaşan hastalıklara yol açan ve 100’ den fazla alt tipi olan bir virüstür.  Ancak kansere yol açan alt tipleri HPV 6 ve 11’dir. Diğer tipleri kanser sebebi değildir ya da olasılık çok düşüktür. Genel algı HPV’ye bağlı daha çok kadınlarda kanser geliştiği, bu sebeple sadece…

  • |

    Alfa Lipoik Asit (ALA) Nedir?

    Hücre içerisinde enerji metabolizmasında rol oynayan bir yağ asidi olan alfa lipoik asit (ALA), bütün insan hücrelerinde yer alan organik bir maddedir. Enerjinin üretim merkezi olan mitokondri içerisinde sentezlenen alfa lipoik asit, iltihaplanmayı ve yaşlanmayı engelleyen bir antioksidan olarak işlev görür. Birçok cilt malzemesinde bulunan alfa lipoik asit cilt bakımında hücrelerin enerji üretiminin sağlanması gibi…

  • |

    Selenyum Nedir?

    Selenyum insanlar için çok faydalı bir mineral olup dışarıdan alınması gereken esansiyel bir maddedir. Vücutta birçok enzimin yapısına katılan selenyum tiroid bezinin fonksiyonlarının sağlanmasında da görev almaktadır. Antioksidan mekanizmalarla işbirliği sayesinde bağışıklık sisteminin etkin olarak işlenmesini sağlar. Aynı zamanda arsenik, civa ve kadmiyum gibi ağır metallerle meydana gelen zehirlenmeler sonucu ortaya çıkan toksik etkilerin azalmasına…

  • |

    Nutrigenetik Nedir?

    İnsan bedeninde bulunan tüm genleri anlamlandırmaya çalışan İnsan Genom Projesi ile hayatımıza girmiş bir kavram olarak nutrigenetik, besinlerin genetik yapılarına göre kişiyle uyumunu tespit ve analiz etme çalışmasıdır. Yani hastalıklarla insanları bir araya getirmeyen bizlerin uzak durmasını sağlayan bir sistemdir. “Besinler kansere sebep olur mu veya kanserden bizi korur mu?” sorusundan çıkarım yapmamızı sağlayan bu…

  • 50 Soruda Kanser

    50 Soruda Kanser Radyasyon Onkolojisi uzmanı Prof. Dr. Berrin Pehlivan’dan, kansere dair onlarca soruyu, her kesimden insanın anlayacağı ifadelerle cevaplayan çok çarpıcı ve sıra dışı bir kitap; “50 Soruda Kanser”… Kanser hastalarına, hasta yakınlarına, kanserden korunmak isteyenlere, tıp öğrencilerine ve konuyla ilgili tüm çevrelere, alışılmışın dışında basit ve anlaşılır bir dille seslenen kitap, okuyucuyu sade ve…

  • |

    Glutatyon Nedir?

    Güçlü ve doğal bir antioksidan olarak karşımıza çıkan glutatyon hücresel fonksiyonlar bakımından da önemli görevler üstlenir. Bitkiler, mantarlar, bazı bakteriler ve hayvanlarda ağır metal, peroksit ve lipid peroksit gibi zararlı maddeler bulunur. Serbest oksijen radikalleri olarak gruplanan bu maddelerin olumsuz etkilerini glutatyon azaltarak antioksidan rolünde yer alır. Üç temel aminoasit olan glutamin, glisin ve sisteinden…